Biz onun kalbini kırmak istemiyorduk.
- We didn't mean to hurt him.
Ben asla onun kalbini kırmak istemedim.
- I never meant to hurt him.
Ona gerçekleri söylemedim çünkü duygularını yaralamaktan korktum.
- I didn't tell him the truth because I was afraid of hurting his feelings.
Tom seni incitmek istemediğini fakat buraya tekrar gelirsen, seni döveceğini söyledi.
- Tom said that he doesn't want to hurt you, but if you come around here again, he'll beat you up.
Benim amacım duygularını incitmek değildi
- It was not my intention to hurt your feelings.
Binlerce insan öldürüldü veya yaralandı
- Thousands were killed or wounded.
Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.
- Many soldiers suffered terrible wounds in the battle.
Tom'un canını acıtmak istediğimi mi düşünüyorsunuz?
- Do you think I want to hurt Tom?
Sabun gözlerimi acıttı.
- The soap hurt my eyes.
Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!
- Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!
Başka kimse yaralandı mı?
- Was anybody else hurt?
Jimmy bir trafik kazasında yaralandı.
- Jimmy was hurt in a traffic accident.
Tom asla senin canını yakmak istemezdi.
- Tom would never want to hurt you.
Yapmak istediğim son şey Tom'un canını yakmaktır.
- The last thing I'd ever want to do is hurt Tom.
Tom yaralı tek kişiydi.
- Tom was the only one hurt.
Yaralı değilsin, değil mi?
- You're not hurt, are you?
Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.
- Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt.
Tom'a zarar verecek bir şey yaparsan, seni öldürürüm.
- If you ever do anything to hurt Tom, I'll kill you.
İncinmekten korkuyorsun, değil mi?
- You're scared of being hurt, aren't you?
İncinmekten korkar mısın?
- Are you afraid of getting hurt?
Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
- It is not my intent to hurt you in any way.
Tom Mary'nin duygularına zarar vermek niyetinde değildi.
- Tom didn't intend to hurt Mary's feelings.
Tom'un canını acıtmak istediğimi mi düşünüyorsunuz?
- Do you think I want to hurt Tom?
Tom asla senin canını yakmak istemezdi.
- Tom would never want to hurt you.
Yapmak istediğim son şey Tom'un canını yakmaktır.
- The last thing I'd ever want to do is hurt Tom.
Arkadaşım bir yaralanmadan dolayı öldü.
- My friend died from a wound.
Tom'un kalbini kırmak istemediğini biliyorum.
- I know you don't want to hurt Tom.
Onun duygularını kırmak istemiyorum.
- I don't want to hurt her feelings.
Allahtan, kimse yaralanmadı.
- Fortunately, no one was hurt.
Başka kimse yaralandı mı?
- Was anybody else hurt?
Binlerce insan öldürüldü veya yaralandı
- Thousands were killed or wounded.
Asker bacağından yaralanmıştı ve hareket edemiyordu.
- The soldier was wounded in the leg and couldn't move.
Tom hiç gücenmiş değildi.
- Tom wasn't hurt at all.
Eğer dikkatli olmazsan, kendini inciteceksin.
- You will hurt yourself if you're not careful.
O, düştüğünde kendisini incitti.
- He hurt himself when he fell.
Kızgın değilim, sadece kırgınım.
- I'm not angry, just hurt.
Ben kırgın ve üzgündüm.
- I was hurt and upset.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Mary Tom'un davranışını incitici buldu.
- Mary found Tom's attitude hurtful.
... all the sadness and frustration and anger and hurt, and then the crowd starts screaming, ...
... killing regional and small banks. They're getting hurt. ...