a hundred per cent

listen to the pronunciation of a hundred per cent
الإنجليزية - التركية
yüzde yüz

Tom yüzde yüz benimle aynı fikirde. - Tom agreed with me a hundred per cent.

entirely
tümüyle

Thomas ve Marie evlerini tümüyle restore ediyorlar. - Thomas and Marie are entirely renovating their home.

entirely
büsbütün
entirely
baştan sona
entirely
hepten
entirely
baştan aşağı
entirely
tümlük
entirely
tümden
entirely
bütünlük
entirely
baştan başa
entirely
tamamen

Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı. - A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.

Kaza tamamen önlenebilirdi. - The accident was entirely avoidable.

entirely
bütünüyle

Sami hâlâ bütünüyle tatmin olmuş değil. - Sami is still not entirely satisfied.

Sen bütünüyle hatalı değilsin. - You're not entirely wrong.

entirely
z. büsbütün, tamamıyla, tamamen
الإنجليزية - الإنجليزية
(deyim) maximum effort and commitment
(deyim) [usu. with negative] informal completely fit and healthy
(deyim) entirely
a hundred per cent

    الواصلة

    a hun·dred per cent

    التركية النطق

    ı hʌndrıd pır sent

    النطق

    /ə ˈhəndrəd ˈpər ˈsent/ /ə ˈhʌndrəd ˈpɜr ˈsɛnt/
المفضلات