Benden gizlemek zorunda değilsin.
- You didn't have to hide from me.
Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.
- Tom kept his hat on to hide his baldness.
Paramı saklamak için iyi bir yer düşünemedim.
- I couldn't think of a good place to hide my money.
Saklamak zorunda olduğun bir şeyin var mı?
- Do you have something to hide?
Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
- Thanks for saving my hide.
Tom saklanmak için iyi bir yer bulamadı.
- Tom couldn't find a good place to hide.
Saklanmak zorunda değilsin.
- You don't have to hide.
O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.
- She tried to hide her mistake from us.
Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.
- Tom kept his hat on to hide his baldness.
Onu nereye gizleyeceğini düşünemedi.
- He couldn't think where to hide it.
Tom'un gizleyecek bir şeyi yoktu.
- Tom had nothing to hide.
Gizlenmek için güvenli bir yer bulmamız gerek.
- We need to find a safe place to hide.
Gizlenmek zorunda değiliz.
- We don't have to hide.
Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.
- Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it.
Saklayacak bir şeyim yok.
- I have nothing to hide.
The blind man, whom he had not been able to cure with the pomade, had gone back to the hill of Bois-Guillaume, where he told the travellers of the vain attempt of the druggist, to such an extent, that Homais when he went to town hid himself behind the curtains of the Hirondelle to avoid meeting him.
... lyrics that "Don't hide yourself in regret." I was ...
... was designed to actually hide things from you. ...