Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
- The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.
- Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted.
O eski gazete yığınından kurtulun.
- Get rid of that heap of old newspapers.
Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.
- Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted.
Tom'un bir sürü arkadaşı var.
- Tom's got heaps of friends.
He heaped the laundry upon the bed and began folding.
They heaped praise upon their newest hero.
A full-heap’d helmet of the purest gold.