Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Odada hiç kimse yoktu.
- There wasn't anyone in the room.
Birisi soruma cevap verebilir mi?
- Can anyone answer my question?
Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Is there anyone else wanting to eat?
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
- Well, yes, but I don't want anyone to know.
Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
- Never have I heard anyone say a thing like that.
Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
- Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?
Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Is there anyone else wanting to eat?
Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.
- Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
- They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?