a group of students in a regularly scheduled meeting with a teacher

listen to the pronunciation of a group of students in a regularly scheduled meeting with a teacher
الإنجليزية - التركية

تعريف a group of students in a regularly scheduled meeting with a teacher في الإنجليزية التركية القاموس.

class
{i} sınıf

Bu sınıfta kırk öğrenci var. - There are 40 pupils in this class.

Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor. - This class consists of 15 boys and 28 girls.

class
{i} ders

Matematik dersi iyidir. - The mathematics class is good.

Ders esnasında Japonca konuşmamalısınız. - You must not speak Japanese during the class.

class
{i} klas olma
class
{f} saymak
class
{f} kategorize etmek
class
{f} sınıflandır

Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı. - The librarian classified the books according to subject.

Postanede, posta gideceği yere göre sınıflandırılır. - In the post office, mail is classified according to the place where it is to go.

class
sınıflamak
class
öbek
class
toplumsal sınıf
class
çeşit
class
bir okulda aynı yılda mezun olacak toplam
class
{i} bölüm
class
{i} class
class
{i} derslik

Sami derslikten çıktı. - Sami came out of the classroom.

class
{i} kast
class
(isim) class, sınıf, derslik, grup; mevki, zümre, cins, bölüm, tür, çeşit, kalite; dershane, ders, kur, kurs, öğrenciler (aynı yıl mezun olan); mükemmellik, üstünlük, klas olma
class
(İnşaat) sınıf, cins
class
{i} öğrenciler (aynı yıl mezun olan)
class
(Tıp) Sınıf, takım (order)'ların biraraya gelmesiyle oluşan canlı sınıfı
الإنجليزية - الإنجليزية
class
a group of students in a regularly scheduled meeting with a teacher

    الواصلة

    a group of students in a re·gu·lar·ly scheduled meet·ing with a teach·er

    التركية النطق

    ı grup ıv studınts în ı regyılırli skeculd mitîng wîdh ı tiçır

    النطق

    /ə ˈgro͞op əv ˈsto͞odənts ən ə ˈregyələrlē ˈskeʤo͞old ˈmētəɴɢ wəᴛʜ ə ˈtēʧər/ /ə ˈɡruːp əv ˈstuːdənts ɪn ə ˈrɛɡjəlɜrliː ˈskɛʤuːld ˈmiːtɪŋ wɪð ə ˈtiːʧɜr/
المفضلات