Daha ileri yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- I'm too tired to walk any further.
O benden daha ileriye yüzebilir.
- She can swim further than I can.
Ben daha ileri yürüyemem.
- I can't walk any further.
O benden daha ileriye yüzebilir.
- She can swim further than I can.
Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
- In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
Daha fazla bir indirim talep ederseniz, ödeme koşullarını değiştirmeyi öneririz.
- If you request a further discount, we suggest changing the terms of payment.
Başka bir işlem yapılmayacaktır.
- No further action will be taken.
Başka bir talimata kadar sessiz kalacaksın.
- You will remain silent until further instructed.
Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
- We need to avoid any further delays.
Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
- Do you have anything further to say?
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
O, beni daha fazla sorumluluktan kurtarıyor.
- That absolves me from further responsibility.
Washington DC is further from Europe than New York.