O mükemmel olmaktan uzaktır.
- He is far from perfect.
Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred went so far as to say that he had hated me.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
- Its modernization was far beyond my expectations.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
İstasyona ne kadar uzakta?
- How far is it to the station?
Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.
- Tom lives on a farm with his wife, Mary, not too far from Boston.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.