a great deal, sum, quantity, burden

listen to the pronunciation of a great deal, sum, quantity, burden
الإنجليزية - التركية

تعريف a great deal, sum, quantity, burden في الإنجليزية التركية القاموس.

much
çok

Bugün, çok fazla ödevim var. - I have too much homework today.

John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç. - John is not as old as Bill; he is much younger.

much
{i} çok şey

Biz ondan çok şey bekliyoruz. - We expect much of him.

İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir. - That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.

much
fazlaca
much
pek

Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak. - It will not make much difference whether you go today or tomorrow.

Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur. - Tom and Mary don't have much in common.

much
belirli bir miktar
much
aşağı yukarı

Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar? - About how much would it cost to have this chair repaired?

Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır? - How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?

much
ziyade
much
köp

Büyük bir köprü değildi. - It wasn't much of a bridge.

Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever. - Mac is my friend. He likes dogs very much.

much
hemen hemen

İnsanlara Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir? diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık. - When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.

O iş hemen hemen bitti. - That job is pretty much finished.

much
klymet vermek
much
{s} çok, epey, hayli, pek: I'm feeling much
much
çokça
much
önemli şey
much
make much of çok önem vermek
much
(sıfat) çok, fazla, hayli
much
fazla derecede
much
çok miktarda şey
much
büyük kısım
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} much
a great deal, sum, quantity, burden
المفضلات