Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.
- The gap between rich and poor is getting wider.
Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.
- There was a great gap between the views of the two.
Onlar arasındaki aralık daraldı.
- The gap between them has narrowed.
Boşluk beklediğimden daha büyüktü.
- The gap was bigger than I expected.
Matematik bilgimde birçok boşluklarım var.
- There's a lot of gaps in my knowledge of math.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Onlar arasında kuşak farkı var.
- There is a generation gap between them.
Aralarındaki yaş farkı oldukça fazla.
- The age gap between them is rather large.
Onlar arasında kuşak farkı var.
- There is a generation gap between them.
Tom kapının mandalını açmaya çalışmak için açıklıktan çite ulaştı.
- Tom reached through the gap in the fence to try to unlatch the gate.
Bu geçit daralmaktadır.
- That gap is narrowing.
At Birling Gap we can stop and go have a picnic on the beach.
The exploring party went through the high gap in the mountains.
He made a gap by kicking a weak spot.
Jones doubled through the gap.
We can slip through that gap.
I gapped all the sparkplugs in my car then realized I used the wrong manual and had made them too small.
... is just a matter that there's a big age gap between her and the ...
... that's a coverage gap in the Medicare prescription drug program. I don't--we can't tell how old ...