Pis bir şeyin kokusunu alıyorum. - I smell something foul.
Pis bir şeyin kokusunu alıyorum.
I smell something foul.
O adamın bozuk bir ağzı var. - That man has a foul mouth.
O adamın bozuk bir ağzı var.
That man has a foul mouth.
Her ne zaman kızsa, bozuk dil kullanır. - He uses foul language whenever he gets angry.
Her ne zaman kızsa, bozuk dil kullanır.
He uses foul language whenever he gets angry.
Jones hit a foul up over the screen.