Tom'un planı tamamlanmamıştır.
- Tom's plan is incomplete.
O tamamlanmamış bir cümle.
- That is an incomplete sentence.
Sözlük eksik. Sadece J harfine kadar gidiyor.
- The dictionary is incomplete. It only goes to the letter J.
Bu rapor eksik gibi görünüyor.
- This report seems to be incomplete.