Broşüre hızla göz atmak.
- I glanced through the brochure.
Buna göz atmak isteyebilirsin.
- You might want to glance at this.
O, kızının ağladığını bir bakışta gördü.
- He saw at a glance that his daughter had been crying.
O bize bir bakış fırlattı.
- She threw a glance at us.
Bu rapora bir göz atar mısın?
- Will you glance through this report?
Onun mektubuna göz attım.
- I glanced at his letter.