a form, fashion, way, state, appearance

listen to the pronunciation of a form, fashion, way, state, appearance
الإنجليزية - التركية

تعريف a form, fashion, way, state, appearance في الإنجليزية التركية القاموس.

mode
{i} kip
mode
{i} biçim

Bu, hurafenin modern bir biçimidir. - That is a modern form of superstition.

Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir. - Art is the most intense mode of individualism that the world has known.

mode
{i} tipik değer (istatistik)
mode
mod

O mimar çok modern evler inşa ediyor. - That architect builds very modern houses.

Onun evi çok moderndir. - Her house is very modern.

mode
moda/biçim
mode
istatistik en çok elde edilen değer
mode
mo
mode
(Dilbilim) üst değer
mode
yol

O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı. - At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.

mode
{i} moda

Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum. - I think fashion models today are too thin.

Tom Mary'nin ofisine girmeden önce telefonunu sessiz moda aldı. - Tom switched his phone to manner mode before he walked into Mary's office.

mode
(isim) biçim, yöntem, tarz, üslup, kip, makam [müz.], tipik değer (istatistik), moda
mode
{i} yöntem

Modern yöntemler endüstriyi ilerletti. - Modern methods have pushed industry forward.

Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi. - Modern methods improved industry.

mode
{i} usul, tarz, üslup, şekil
mode
{i} makam [müz.]
mode
durum,mod
mode
(Askeri) (IDENTIFICATION FRIEND OR FOE) MOD (DOST-DÜŞMAN TANIMA): Bir sorgulayıcı tarafından gönderilen sinyallerin aralarındaki belirli boşlukları belirten harf veya rakam
mode
{i} müz. makam
mode
kip durum
mode
{i} dilb. kip
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} mode
a form, fashion, way, state, appearance
المفضلات