a force acting on a body in the direction of its motion

listen to the pronunciation of a force acting on a body in the direction of its motion
الإنجليزية - التركية

تعريف a force acting on a body in the direction of its motion في الإنجليزية التركية القاموس.

effort
{i} gayret

Gayretin övgüye şayan. - Your effort deserves praise.

Her sabah erken kalkmaya gayret edeceğim. - I'll make an effort to get up early every morning.

effort
{i} çaba

Çabalar her zaman faydalı olmaz. - Efforts do not always pay off.

Çaba güzel sonuçlar üretir. - Effort produces fine results.

effort
(Askeri) GAYRET, ÇALIŞMA, ÇABA
effort
(Askeri) çalışma

Proje, üç farklı sınıftan öğrencinin ortak çalışmasıydı. - The project was a joint effort by students from three different classes.

Çalışma çok fazla enerji alır fakat bu çabaya değer. - Study takes a lot of energy, but it is worth the effort.

effort
ceht
effort
teşebbüs
effort
çaba harcama

Herkes kendi dilini öğrenir ve asla diğer dillerden bir tek sözcük bile öğrenmek için herhangi bir çaba harcamaz. - Everybody learns their own language and never make any effort to learn even one word of other languages.

Tom özür dilemek için hiçbir çaba harcamadı. - Tom made no effort to apologize.

effort
{i} çabalama
effort
kudret
effort
effortless gayretsiz
effort
{i} girişim

Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır. - In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.

effort
{i} deneme
effort
{i} gayret, çaba, efor
effort
kendini sıkma
effort
çaba göstermeyen
effort
{i} eser
الإنجليزية - الإنجليزية
effort
a force acting on a body in the direction of its motion

    الواصلة

    a force act·ing on a bo·dy in the di·rec·tion of its mo·tion

    التركية النطق

    ı fôrs äktîng ôn ı bädi în dhi dayrekşîn ıv îts mōşın

    النطق

    /ə ˈfôrs ˈaktəɴɢ ˈôn ə ˈbädē ən ᴛʜē dīˈreksʜən əv əts ˈmōsʜən/ /ə ˈfɔːrs ˈæktɪŋ ˈɔːn ə ˈbɑːdiː ɪn ðiː daɪˈrɛkʃɪn əv ɪts ˈmoʊʃən/
المفضلات