a fixed quantity of certain commodities; as, a burden of gad steel, 120 pounds

listen to the pronunciation of a fixed quantity of certain commodities; as, a burden of gad steel, 120 pounds
الإنجليزية - التركية

تعريف a fixed quantity of certain commodities; as, a burden of gad steel, 120 pounds في الإنجليزية التركية القاموس.

burden
{i} yük

Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum - I don't want to burden you with my troubles.

Stajyer, görevin yüküne dayanamadı. - The trainee could hardly bear the burden of the task.

burden
{i} sorumluluk

Sorumluluk omuzda hafiftir. - The burden is light on the shoulder.

burden
mesuliyet
burden
{i} zorunluluk
burden
{f} yüklemek

Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum - I don't want to burden you with my troubles.

burden
(Ticaret) hamule
burden
(Ticaret) genel giderler
burden
sıkıntı vermek
burden
{f} yükle

Ben bu sorumluluğu Tom'a yükleyemem. - I can't burden Tom with that responsibility.

Herkesin kendi yükleri vardır. - Everyone has their own burdens.

burden
{i} nakarat
burden
sıkıntı verici
burden
yüklenmek
burden
ispat etme mecburiyeti
burden
(isim) nakarat, ana fikir, yük, sorumluluk, zorunluluk, yük taşıma, tonaj (gemi)
burden
{i} yük, ağırlık
burden
üstüne çullanmak
burden
ağır

Ağır vergi yükü altındaydılar. - They were burdened with heavy taxes.

الإنجليزية - الإنجليزية
burden
a fixed quantity of certain commodities; as, a burden of gad steel, 120 pounds

    الواصلة

    a fixed quan·ti·ty of cer·tain commodities; as, a bur·den of Gad steel, 120 pounds

    النطق

المفضلات