a fib; as, to tell a story

listen to the pronunciation of a fib; as, to tell a story
الإنجليزية - التركية

تعريف a fib; as, to tell a story في الإنجليزية التركية القاموس.

story
hikaye

Hikâye doğru görünüyor. - The story seems true.

Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa. - This story is short enough to read in one lesson.

story
{i} hikâye

Hikâye doğru görünüyor. - The story seems true.

Hikâyesi doğru olmayabilir. - His story may not be true.

story
{i} söylenti

Söylenti Mary'nin boşanmak istemesi. - The story is that Mary wants a divorce.

story
kat (binada)
story
kat/hi
story
nağıl
story
(binada) kat
story
kat (yapı)
story
(kiminse başından geçen) olay
story
yalan

Ne yalan söylersem söyleyeyim, Annem bana inanır. - Whatever story I tell, Mother believes me.

O, hikayeyi yalanlamak için acele etti. - She hastened to deny the story.

story
nakil
story
öykü

Baba, ben uyumadan bana bir öykü okur musun? - Daddy, can you read me a story before I go to sleep?

Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi. - The story about the girl was in the news.

story
{i} efsane
story
{i} makale

Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım. - I recalled a newspaper story about those twins.

story
hikaye anlatmak

Sana bir hikaye anlatmak istiyorum. - I want to tell you a story.

Hikaye anlatmak ister misin, yoksa benim anlatmam mı gerekiyor? - Do you want to tell the story, or should I?

story
{i} kat

Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı. - The photo he showed added color to his story.

Ben iki katlı bir evde yaşarım. - I live in a two story house.

story
{i} k.dili. yalan, maval
الإنجليزية - الإنجليزية
story
a fib; as, to tell a story
المفضلات