O evrensel hayranlıkla ilgili bir nesne oldu.
- She became an object of universal admiration.
O bana büyük bir hayranlıkla bakıyor.
- He looks to me with much admiration.
Sami'nin ailesi Kahire'de çok saygındı.
- Sami's family was much esteemed in Cairo.
Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!
- Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy!