Onun hakkında bu kadar fantastik olan ne?
- What's so fantastic about that?
Onlar fantastik değil mi?
- They're fantastic, aren't they?
Biz onun şahane olduğunu düşündük.
- We thought it was fantastic.
Onun piyano çalışı şahane görünüyordu.
- His piano playing sounded fantastic.
Harika bir iş yapacağını biliyorum.
- I know you'll do a fantastic job.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
İzlanda olağanüstüydü.
- Iceland was fantastic.
Kim olduklarını bilmediğimiz insanların arasında, çok uzak bir ülkedeki savaş yüzünden burada gaz maskeleri denemek ve hendekler kazmak zorunda olmamız ne kadar korkunç, fantastik, inanılmaz.
- How horrible, fantastic, incredible it is that we should be digging trenches and trying on gas-masks here because of a quarrel in a far away country between people of whom we know nothing.
Tom müthiş bir iş çıkarıyor.
- Tom is doing a fantastic job.
I had a simply fantastic vacation, and I can't wait to tell you all about it!.
... mobile, fantastic ways to communicate on mobile. ...
... of mine, we were having a fantastic time -- >>> Everywhere, sort of fascinated by the ...