Gerçek durumu bilir misin?
- Do you know the real facts?
Bu durumun çok ciddi olduğunu düşünüyorum.
- I think that this fact is very serious.
Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor.
- The fact proves his honesty.
Bu gerçek bir olaydır.
- That is an actual fact.
Çok sayıda ekonomist, o gerçekten habersiz.
- Many economists are ignorant of that fact.
Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı.
- The facts did not become public for many years.
O kitap, olgusal hatalarla doludur.
- That book is full of factual errors.
Bir kaynak olmadan olgusal ifadeler üretmeyin.
- Don't make factual statements without a source.
Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor.
- The text above contains no accurate facts on the matter.
Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi?
- Did he acquaint you with the facts?
Let's look at the facts of the case before deciding.
There is no doubting the fact that the Earth orbits the Sun.
The facts about space travel.
He had become an accessory after the fact.
... want to do that in public. There are behaviors, and not nefarious ones-- In fact, some of ...
... And the fact of the matter is, is that if what happened on Wall ...