O, yünlü bir kazak giyiyor.
- She is wearing a woolen sweater.
Sıcak, yünlü bir etek arıyorum.
- I'm looking for a warm, woolen skirt.
Kışın, her zaman yün çoraplar giyerek yatarım.
- In winter, I always go to bed wearing woolen socks.
O bir yün kazak giyer.
- He wears a woolen sweater.
Koyun bize yün verir.
- Sheep provide us with wool.
Biz kış aylarında yünlü giyeriz.
- We wear wool in winter.
Bu kazak saf yünden yapılmış.
- This sweater is made of pure wool.