Kurumak, çimento için biraz zaman alacaktır.
- It'll take a while for the cement to dry.
Saçımı kurulamak, makyaj yapmak ve giyinmek zorundayım.
- I have to dry my hair, put on makeup and get dressed.
Tom köpeği kurulamak için eski havluları kullanırdı.
- Tom used old towels to dry the dog.
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
Mary kuru gözleri için göz damlaları kullanır.
- Mary uses eyedrops for her dry eyes.
Tom havluyu sıktı ve kurutmak için onu astı.
- Tom wrung out the towel and hung it up to dry.
Ah sevgilim, yağmur yağıyor, ve ben zaten çamaşırı kurutmak için dışarı astım; ne yapmalıyım?
- Oh dear, it's raining, and I've already hung the laundry out to dry; what shall I do?
Onlar sek beyaz şarap içiyorlardı.
- They were drinking dry white wine.
Kurak bir ülkede yaşıyor.
- He lives in a dry country.
Adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.
- The man died of thirst in a dry country.
Bu çok yavan bir açıklama.
- That's a very dry explanation.
Onun mizah duygusu çok yavan.
- His humor is very dry.
Tişörtünü kurutacağım.
- I will dry your T-shirt.
Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
- I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
Tom susuz kırmızı şarap içmeyi tercih eder.
- Tom prefers to drink dry red wine.
Adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.
- The man died of thirst in a dry country.
Aslında bir pınar vardı, ama kurumuştu.
- There was a spring indeed, but it was dry.
O konuşmaya başladığında sesi öncekinden daha az karttı.
- When she began to speak, her voice was less dry than it had been.
Ne içmek isterdiniz? Sert bir martini.
- What would you like to drink? A dry martini.
Çok pişmiş balık kuru ve tatsız olabilir.
- Overcooked fish can be dry and tasteless.
Balık fazla pişirilirse kuru ve tatsız olabilir.
- Fish can be dry and tasteless if it's overcooked.
Ders kuru boya izlemek kadar sıkıcıydı.
- The lecture was as boring as watching paint dry.
Onun çok sıkıcı bir mizah duygusu var.
- He has a very dry sense of humor.
Uzun süren bir kuraklıktan sonra dün yağmur yağdı.
- It rained yesterday after it had been dry for a long time.
Aylarca süren kuraklıktan sonra dün yağmur yağdı.
- It rained yesterday after it had been dry for many months.
counsel can do little good; you may as well bid him that is sick of an ague not to be adry, or him that is wounded not to feel pain.
Cover the chicken as it bakes or it'll get too dry.
Devin dried her eyes with a handkerchief.
I like to take a dry sherry before lunch on Sundays.
Dry alcohol is 200 proof.
The clothes dried on the line.
... the dry food markets are must as well as the rations from anatolia that are eaten ...
... they have jelly-like eggs that would dry out on land. ...