a dose of a narcotic drug

listen to the pronunciation of a dose of a narcotic drug
الإنجليزية - التركية

تعريف a dose of a narcotic drug في الإنجليزية التركية القاموس.

hit
{i} vurma

Mary ona vurmadığı için Tom şanslıydı. - Tom was lucky that Mary didn't hit him.

Fırtına vurmadan önce eve varmayacağımızı asla bir an düşünmedim. - I never for a moment imagined we wouldn't get home before the storm hit.

hit
{f} yumruk atmak
hit
vurgun
hit
çok sevilen
hit
uyuşmak
hit
yakalama
hit
patlatmak
hit
darbe
hit
çarptırmak
hit
{f} vur

8.8 büyüklüğündeki büyük deprem bugün Japon adalarını vurdu. - A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.

Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk. - We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.

hit
tokat
hit
yumruk

Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç! - Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!

Sami iki yumrukla Layla'yı dövdü. - Sami hit Layla with both fists.

hit
götürmek

bir kızı götürmek.

hit
{i} laf çaktırma
hit
{i} başarı

Onun son oyunu büyük bir başarıydı. - His last play was a big hit.

Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı. - Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.

hit
{f} varmak
hit
muvaffakıyet
hit
{i} şans

Tom sana çarpmadığı için şanslısın. - You're lucky Tom didn't hit you.

Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım. - I happened along when the car hit the boy.

hit
taş/hit/vuruş
hit
argo üstün başarı sağlamak
الإنجليزية - الإنجليزية
hit
a dose of a narcotic drug

    الواصلة

    a dose of a nar·cot·ic drug

    التركية النطق

    ı dōs ıv ı närkätîk drʌg

    النطق

    /ə ˈdōs əv ə närˈkätək ˈdrəg/ /ə ˈdoʊs əv ə nɑːrˈkɑːtɪk ˈdrʌɡ/
المفضلات