الإنجليزية - التركية
تعريف a documentary obligation to pay a sum or to perform a contract; a debenture في الإنجليزية التركية القاموس.
- bond
- birleştirmek
- bond
- bağ
Dan ve Linda'nın ortak bir bağı vardı.
-Dan and Linda had a common bond.
Anne ve çocuk arasındaki değerli bağları yok edemezsiniz.
-You can't destroy the precious bond between mother and child.
- bond
- yapışmak
- bond
- mukavele
- bond
- (Tıp) i. Kimyasal bağ, zincir, komşu iki atom arasında onların birbirinden ayrılmasını önleyen çekici kuvvet
- bond
- bono
Hazine bonolarının fiyatları düştü
-Prices for Treasury bonds fell.
- bond
- yapıştırmak
- bond
- senet
Hem hisse senetlerinde hem de tahvillerde tasarrufların var mı?
-Do you have savings in both stocks and bonds?
- bond
- muhabbet
- bond
- bağlanma
- bond
- birbirine yapışma
- bond
- {f} antrepoya koymak
- bond
- {f} bağlamak
- bond
- (Mukavele) garanti; senet, bono
- bond
- bağ irtibat
- bond
- {f} örmek (duvar)
- bond
- (İnşaat) yapıştırma, bağlama
- bond
- mukaveler bono
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a documentary obligation to pay a sum or to perform a contract; a debenture في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- bond
Many say that government and corporate bonds are a good investment to balance against a portfolio consisting primarily of stocks.
a documentary obligation to pay a sum or to perform a contract; a debenture
الواصلة
a do·cu·men·ta·ry ob·li·ga·tion to pay a sum or to per·form a contract; a de·ben·tureالنطق
Resimler
السابق
المفضلات