Onların sorunlarıyla ilgili yapacak bir şeyim yok.
- I have nothing to do with their troubles.
Yeni hükümetin malî sorunları var.
- The new government has financial troubles.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- She was always willing to help people in trouble.
Sana dert açmak istemiyorum.
- I do not want to cause you any trouble.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
- He took the trouble to send me the book.
Lezzetli yemeklerinizi hazırlama zahmetine girdiğiniz için teşekkür ederim.
- Thank you for taking the trouble to prepare your delicious meals.
Tom'un olacağını düşündüğü kadar çok bir iş bulma sorunu olmadı.
- Tom didn't have as much trouble finding a job as he thought he would.
İşle ilgili biraz sorunum var.
- I had some trouble with the work.
Bana daha fazla sıkıntı verme.
- Don't give me any more trouble.
Onlar bize çok az sıkıntı verdi.
- They gave us very little trouble.
Nefes almada zorluk çekiyorum.
- I've been having trouble breathing.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
- Tom is in serious trouble.