O bir doktora derecesi aldı.
- She received a doctor's degree.
Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.
- It is ten degrees below zero now.
Onun büyük babası yüksek rütbeli bir askerdi.
- His grandfather was a soldier of high degree.
Diplomanı nerede aldın?
- Where did you get your degree?
Bir üniversite diplomasına sahip olsa da, Tom hademe olarak çalışır.
- Even though he has a college degree, Tom works as a janitor.
Tom yüksek lisansını üç yıl önce aldı.
- Tom got his master's degree three years ago.
Matematikte yüksek lisans derecem var.
- I have a master's degree in mathematics.
Termometre 15 derecede durdu.
- The thermometer stood at 15 degrees.
Termometre 10 dereceyi gösteriyor.
- The thermometer reads 10 degrees.
Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?
- To what degree can we trust him?
Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to a degree.
Tom'un bir kanun mertebesi var.
- Tom has a law degree.
Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to a degree.
If they but knew it, almost all men in their degree, some time or other, cherish very nearly the same feelings towards the ocean with me.
Master, we knowe that thou sayest, and teachest ryght, nether considerest thou eny mannes degre, but techest the waye of god truely.
To what degree do the two accounts of the accident concur?.
... the one I use in my book is getting a STEM degree, ...
... And also thinking about my dad, his degree, he was lucky ...