Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tetarlar kurbağa olurlar.
- Tadpoles become frogs.
Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.
- They say there are bright-colored frogs, but I've never seen them.
Bir kurbağayı bir kara kurbağasından ayırt edemiyorum.
- I can't distinguish a frog from a toad.
Kurbağayı kara kurbağasından ayırt edemem.
- I cannot distinguish a frog from a toad.
Kurbağaların vırakladığını duyabiliyor musun?
- Can you hear the frogs croaking?
Kurbağalar böyle inanılmaz yaratıklardır.
- Frogs are such amazing creatures.