O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
- From Sendai I extended my journey to Aomori.
Roma bir gün içinde kurulmamıştır.
- Rome was not built in a day.
Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
- We must sleep at least seven hours a day.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
- He made a journey to Paris.
Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.
- It rained heavily all day, during which time I stayed indoors.
Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim.
- I make it a rule to read the newspaper every day lest I should fall behind the times.
Gelecek ay geziye çıkıyoruz.
- We are going on a journey next month.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
- Reading a book can be compared to making a journey.
Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.
- Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
O, gece gündüz çalışır.
- He studies day and night.
Benim kuralım her zaman gündüz günün işini yapmaktı.
- My rule always was to do the business of the day in the day.
Geçen gün ondan bir çağrı aldım.
- The other day, I got a call from her.
Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
- In this day and age, life without electricity is unimaginable.
Odalar, ayrılış gününde saat on bire kadar boş bırakılmalıydı.
- Rooms should be left vacant by eleven a.m. on the day of departure.
Tom yetmişinci doğum gününden sadece bir gün sonra öldü.
- Tom died just one day after his seventieth birthday.
Tom'u kreşte indirdim.
- I dropped Tom off at daycare.
Gidip çocuğumu kreşten alacağım.
- I will go and pick up my child from daycare.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız.
- We are going on a journey next month.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
- She found the ring that she had lost during the journey.
Applicants are requested to apply in person.
- Adayların bizzat başvurmaları rica olunur.
Mary was chosen from among 500 applicants.
- Mary 500 aday arasından seçildi.
Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
- Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
The two candidates are struggling for mastery.
- İki aday ustalık için mücadele ediyorlar.
He is a nominee in four award categories.
- O, dört ödül kategorisinde aday.
There are six nominees for this year's prize.
- Bu yılki ödül için altı aday var.
... This is what we do, day in and day out. ...
... she sat down a Romulan the kind I get every day ...