Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Betty güzel bir kızdır, değil mi?
- Betty is a pretty girl, isn't she?
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
Kralın kızını kazanmalıyım! diye bağırdı ikisi de.
- I shall win the king's daughter! they both cried.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was impatient to see his daughter.
Kız ince belli bir kadın haline geldi.
- The girl has grown into a slender woman.
Bu kız bir kadın oldu.
- This girl has become a woman.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
- I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Sevgilisi okul oyunu için başka bir kızı öpmek zorunda olduğu için Mary mutsuz.
- Mary's not happy that her boyfriend has to kiss another girl for the school play.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was very impatient to see his daughter.
Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
- I'm Helen Cartwright's daughter.
Kız arkadaşına doğru koştum.
- I ran into your girlfriend.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Your girl turned up on our doorstep.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.
... workers and check their papers. You know what? If my daughter or yours looks ...
... that my daughter has an interest in herself, that I have an interest in her, that my wife ...