a curve, polygon or other figure that crosses or intersects itself

listen to the pronunciation of a curve, polygon or other figure that crosses or intersects itself
الإنجليزية - التركية

تعريف a curve, polygon or other figure that crosses or intersects itself في الإنجليزية التركية القاموس.

complex
saplantı
complex
mürekkep
complex
(Politika, Siyaset) muğlak
complex
çapraşık
complex
kompleks

Tom bir aşağılık kompleksine sahip. - Tom has an inferiority complex.

Onun bir aşağılık kompleksi var. - He has an inferiority complex.

complex
karmaşık

İnsan karmaşık bir organizmadır. - Man is a complex organism.

Onların iletişimi düşündüğümüzden çok daha karmaşık olabilir. - Their communication may be much more complex than we thought.

complex
{i} karmaşa

Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer. - The world is a place of seemingly infinite complexity.

complex
(Tıp) Basit olmayan karışık, muğlak
complex
{s} mat. kompleks, karmaşık
complex
{i} bileşik şey
complex
çok parçalı
complex
bileşik veya karışık herhangi bir şey
complex
{i} ruhb. kompleks, karmaşa
complex
(sıfat) kompleks, bileşik, karmaşık, karışık, komplike
complex
(Tıp) Çeşitli unsurların birleşmesinden oluşan madde ,bileşik
complex
{i} blok
complex
{i} ekon. kompleks
complex
komplek

Kompleks karbonhidratlar hakkında bir şey biliyor musun? - Do you know anything about complex carbohydrates?

Onun bir aşağılık kompleksi var. - He has an inferiority complex.

complex
birçok parçadan oluşmuş
الإنجليزية - الإنجليزية
complex