''O bir dolap mı?'', yanıtladı Pip.
- Is it a cupboard? Replied Pip.
Mary akşam yemeği pişirmeye gittiğinde, dolaptaki patateslerinin çimlenmiş olduğunun farkına vardı.
- When Mary went to cook dinner, she found that her potatoes had sprouted in the cupboard.
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
İki leopar yavrusunun ayrılması hakkındaki hikaye bana oldukça basmakalıp gibi görünüyor.
- The story about the separation of the two leopard cubs seems pretty trite to me.
O oniki yavrudan daha fazlasına sahip değil.
- She has no more than twelve cubs.
Put the cups in the cupboard.