Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.
- About one third of the earth's surface is land.
Bu ev ve bu topraklar benim!
- This house and this land are mine.
Tom bir zamanlar bu arsaya sahipti.
- Tom once owned this piece of land.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building his house on it.
Ne zaman karaya çıkacağız?
- When are we going to land?
Tom büyük bir alabalığı tutup karaya çıkardı.
- Tom landed a big trout.
Amerika fırsatlar ülkesidir.
- America is the land of opportunity.
Birçok ülkeden gezgin geldi.
- The travelers came from many lands.
Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
- The landscape was cold and sharp as flint.
Kartal yere inmek üzere.
- The eagle is about to land.
Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz.
- We're looking desperately for a place to land.
O çok fazla arazi tutuyor.
- He holds a lot of land.
Arazi çok fazlaya mal olmadı.
- The land did not cost much.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.