Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi.
- Most opponents of slavery did not vote.
Kamuoyu, destekçiler ve muhalifler olarak keskin bir şekilde bölündü.
- Public opinion has been sharply divided into supporters and opponents.
Rakiplerinizi küçümsemeyin.
- Don't underestimate your opponents.
Onlar onun rakiplerini tehdit etme tarzını beğenmediler.
- They did not like the way he threatened his opponents.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
- Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
- Lincoln welcomed his old political opponent.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
- Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Onu evi caddenin karşı tarafında.
- His house is on the opposite side of the street.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.