O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think you have to be able to pass for a native speaker to be an effective spy?
Hata yapan sonuçlarına katlanır.
- He who makes the mistake bears the consequences.
Tom sonuçları kabul etmeye hazır.
- Tom is prepared to accept the consequences.
Onların hiç önemi yok.
- They're of no consequence.
Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
- It is important to stress that the consequences are not the same.
Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
- Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
Çabalar sonuç getirmedi.
- The efforts brought about no effect.
Antiseptiklerin etkin uygulaması hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde önemli bir konudur.
- The effective application of antiseptics is an important matter in the prevention of hospital infections.
Tom sonuçları kabul etmeye hazır.
- Tom is prepared to accept the consequences.
Bunun umulmadık sonuçları olabilir.
- This could have unintended consequences.
O gerçekten etkiliydi.
- That was really effective.
Vize yasağı yürürlükte olduğu sürece Boston'a gidemem.
- I cannot travel to Boston as long as the visa ban is in effect.
Yasa hâlâ yürürlüktedir.
- The law is still in effect.
I'm warning you. If you don't get me the report on time, there will be consequences.
... the state to set up what is essentially the identical model. And as a consequence, people ...
... said is to states, we'll give you more money if you initiate reforms. And as a consequence, ...