a command shouted by the skip or shooter to tell the sweepers to sweep

listen to the pronunciation of a command shouted by the skip or shooter to tell the sweepers to sweep
الإنجليزية - التركية

تعريف a command shouted by the skip or shooter to tell the sweepers to sweep في الإنجليزية التركية القاموس.

hurry
{f} acele etmek

Acele etmek zorunda olmadığımızı söyledim. - I said we don't have to hurry.

Gerçekten acele etmek zorundayız. - We've really got to hurry.

hurry
{i} acele

Buradan aceleyle ayrıldı. - She left here in a hurry.

Acele et. Okula geç kalacaksın. - Hurry up. You'll be late for school.

hurry
{i} telaş

Misafirlerimiz bir telaş içindeler. - Our guests are in a hurry.

John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu. - John was in such a hurry that he had no time for talking.

hurry
ivedilenmek
hurry
ivmek
hurry
çabuklaştırmak
hurry
acele ettirmek
hurry
aceleyle gitmek/göndermek
hurry
acele ile göndermek
hurry
{f} acele et

Acele et. Okula geç kalacaksın. - Hurry up. You'll be late for school.

Acele et, yoksa treni kaçıracaksın. - Hurry, or you'll miss the train.

hurry
hurr telaşlan/telaşlandır
hurry
(fiil) acele etmek, hızlandırmak, aceleye getirmek, acele ettirmek, sıkıştırmak, çabuk olmak
hurry
{ü} hızlan

İşi hızlandırmak zorunda kaldım. - I had to hurry the work.

hurry
telâşla
hurry
{f} aceleyle götürmek/getirmek
hurry
{f} aceleye getirmek
الإنجليزية - الإنجليزية
hurry
a command shouted by the skip or shooter to tell the sweepers to sweep

    الواصلة

    a com·mand shouted by the skip or shoot·er to tell the sweepers to sweep

    التركية النطق

    ı kımänd şautıd bay dhi skîp ır şutır tı tel dhi swipırz tı swip

    النطق

    /ə kəˈmand ˈsʜoutəd ˈbī ᴛʜē ˈskəp ər ˈsʜo͞otər tə ˈtel ᴛʜē ˈswēpərz tə ˈswēp/ /ə kəˈmænd ˈʃaʊtəd ˈbaɪ ðiː ˈskɪp ɜr ˈʃuːtɜr tə ˈtɛl ðiː ˈswiːpɜrz tə ˈswiːp/
المفضلات