Polis herhangi bir ipucu bulamadı.
- The police didn't find any clues.
Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.
- Mary doesn't have a clue about what she should say to him.
Tom ipucunu nasıl alacağını bilmiyor.
- Tom doesn't know how to take a hint.
Mary ona birkaç ipucu verdikten sonra Tom bilmeceyi çözdü.
- Tom solved the puzzle after Mary gave him a few hints.
Pilot onun bir UFO olabileceğini ima etti.
- The pilot hinted that it might be a UFO.
Tom oda için ödememiz gerektiğini ima etti.
- Tom hinted that we should pay for the room.
Smith, clue Jones in on what's been happening.
... HERE'S A CLUE: M-E. ...
... And because he's Indian, he had no clue about basketball. ...