Tom reşit olmadığı için bu kulüpte bir içki içemez.
- Tom can't get a drink in this club because he's underage.
Ben, zaman zaman onunla kulüpte karşılaşırım.
- I meet him at the club from time to time.
Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.
- The trainee could hardly bear the burden of the task.
Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum
- I don't want to burden you with my troubles.
Sorumluluk omuzda hafiftir.
- The burden is light on the shoulder.
Tom bir golf sopasıyla ölesiye dövüldü.
- Tom was beaten to death with a golf club.
O bir golf sopası ile onu öldüresiye dövdü.
- She beat him to death with a golf club.
Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum
- I don't want to burden you with my troubles.
Klüpten men edilmiştir.
- He has been barred from the club.
Klüp saat kaçta açılır?
- What time does the club open?
1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı.
- Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.
O bir golf sopası ile onu öldüresiye dövdü.
- She beat him to death with a golf club.
Tom bir golf sopasıyla ölesiye dövüldü.
- Tom was beaten to death with a golf club.
Bu sorunu Tom'a yükleyemem.
- I can't burden Tom with that problem.
Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum
- I don't want to burden you with my troubles.
Ben sinek asa sahibim.
- I have the ace of clubs.
Ağır vergi yükü altındaydılar.
- They were burdened with heavy taxes.
Kulübünüze katılmak istiyorum.
- I want to join your club.
Hangi kulübe katılmak istersiniz?
- What club would you like to join?
Kulübe katılmaz mısın?
- Will you join our club?
Kulübün bütün üyeleri benimle anlaştılar.
- All the members of the club agreed with me.
Michael stood you up? Welcome to the club.
I've got only one club in my hand.
He clubbed the poor dog.
... of them as a club, and the players that played there. ...