George dün kulüpteydi.
- George was at the club yesterday.
Tom reşit olmadığı için bu kulüpte bir içki içemez.
- Tom can't get a drink in this club because he's underage.
Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum
- I don't want to burden you with my troubles.
Korkarım ki sana bir yük olacağım.
- I am afraid I'll be a burden to you.
Sorumluluk omuzda hafiftir.
- The burden is light on the shoulder.
Tom'un mağazası golf sopası, top, ayakkabı ve diğer aksesuarları satmaktadırç
- Tom's store sells golf clubs, balls, shoes and other accessories.
O bir golf sopası ile onu öldüresiye dövdü.
- She beat him to death with a golf club.
Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum
- I don't want to burden you with my troubles.
Klüpten men edilmiştir.
- He has been barred from the club.
Klüp saat kaçta açılır?
- What time does the club open?
1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı.
- Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.
O bir golf sopası ile onu öldüresiye dövdü.
- She beat him to death with a golf club.
Golf sopalarını nereden satın aldın?
- Where did you buy your golf clubs?
Ben bu sorumluluğu Tom'a yükleyemem.
- I can't burden Tom with that responsibility.
Bu sorunu Tom'a yükleyemem.
- I can't burden Tom with that problem.
Ben sinek asa sahibim.
- I have the ace of clubs.
Ağır vergi yükü altındaydılar.
- They were burdened with heavy taxes.
Kulübünüze katılmak istiyorum.
- I want to join your club.
Hangi kulübe katılmak istersiniz?
- What club would you like to join?
Önceki gün, seni bir striptiz kulübünde gördüm.
- I saw you in the strip club the day before yesterday.
Kulübün bütün üyeleri benimle anlaştılar.
- All the members of the club agreed with me.
Michael stood you up? Welcome to the club.
I've got only one club in my hand.
He clubbed the poor dog.
... of them as a club, and the players that played there. ...