a clergyman or ecclesiastic

listen to the pronunciation of a clergyman or ecclesiastic
الإنجليزية - التركية

تعريف a clergyman or ecclesiastic في الإنجليزية التركية القاموس.

clerk
kâtip

Katip bana hatasını itiraf etti. - The clerk admitted his mistake to me.

Bob cumartesi günü bakkalda bir kâtip olarak çalıştı. - Bob worked as a clerk in the grocery store on Saturday.

clerk
{i} yazman
clerk
{i} tezgâhtar

Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi. - Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.

Tom mayoyu daha büyük bir bedenle değiştirmeye çalıştı fakat tezgahtar ona izin verilmediğini söyledi. - Tom tried to return the swimsuit for a larger size, but the clerk told him that wasn't allowed.

clerk
{i} yazıcı
clerk
{i} sekreter

Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor. - For the time being, she is clerking in a department store.

clerk
clerk of the court zabıt katibi
clerk
rahip/satıcı/yazman
clerk
{f} kâtiplik yapmak
clerk
{i} resepsiyonist
clerk
clerkship katiplik
clerk
{f} yazmanlık yapmak
clerk
x satıcılık/katiplik yap
clerk
{i} şef [brit.]
clerk
{f} tezgâhtarlık yapmak
clerk
(İnşaat) memur

Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı ​​. - The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.

O, Washington Bankasında bir memur. - He is a clerk at the Bank of Washington.

clerk
büro elamanı
clerk
satıcı
clerk
işyar
الإنجليزية - الإنجليزية
clerk
a clergyman or ecclesiastic

    الواصلة

    a cler·gy·man or ec·cle·si·as·tic

    التركية النطق

    ı klırcimın ır îkliziästîk

    النطق

    /ə ˈklərʤēmən ər əˌklēzēˈastək/ /ə ˈklɜrʤiːmən ɜr ɪˌkliːziːˈæstɪk/
المفضلات