Değişmek için asla çok geç değildir.
- It's never too late to change.
Her şey değişmek üzere.
- Everything's about to change.
1796 yılında, Amerikan siyasetinde bir değişim gördüm.
- The year 1796 saw a change in American politics.
O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.
- Since then, a great deal of change has occurred in Japan.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- Man's skin is very sensitive to temperature changes.
Onu değiştirmek istiyorum.
- I want to change that.
Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
- They had to change their schedule because the train arrived late.
O, para üstünü bana geri verdi.
- He gave me back the change.
Ondan para üstünü istediğimde, onu bana verdi.
- When I asked him for change, he gave it to me.
Üzgünüm, daha küçük bozuk param yok.
- I'm sorry, I don't have smaller change.
Hiç bozuk paran var mı?
- Do you have any small change?
Biraz para bozdurmak istiyorum.
- I'd like to change some money.
Tom cebinden demir para çıkardı ve onu adama verdi.
- Tom took some change out of his pocket and gave it to the man.
Tom üzerini değişmek zorunda değil.
- Tom doesn't have to change.
Mary üzerine güzel bir elbise giydi.
- Mary changed into a very nice dress.
İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
- In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
Tom bir değişiklik yapmak istedi.
- Tom wanted to make a change.
Değişiklik yapmak zor olacak.
- Making changes will be difficult.
Bebeğin bez değişimine ihtiyacı var.
- The baby needs a diaper change.
Değişimi kim istiyor?
- Who does want change?
Fiyatlar önceden haber vermeden değiştirilebilir.
- The prices are subject to change without notice.
Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.
- Terms of use may be changed without notice.
Ondan para üstünü istediğimde, onu bana verdi.
- When I asked him for change, he gave it to me.
Kartını ya da para üstünü makinede unutmamak için lütfen dikkatli ol.
- Please be careful not to forget your card or your change in the machine.
Tebdilimekânda ferahlık vardır.
- A change of scenery would provide comfort.
Üzgünüm, daha küçük bozuk param yok.
- I'm sorry, I don't have smaller change.
Bozuk paramı genellikle masamın çekmecesine atarım.
- I usually toss my loose change into my desk drawer.
On bin yeni dolara çevirmek istiyorum.
- I want to change ten thousand yen to dollars.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That will change nothing.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Asla değişmezsin, değil mi?
- You never change, do you?
Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.
- The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known.
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- Man's skin is very sensitive to temperature changes.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
Para değiştirmek istiyorum.
- I would like to change money.
Nerede para değiştirmek için bir yer bulabilirim?
- Where can I find a place to change money?
Tom sürücüye para üstünün kalmasını söyledi.
- Tom told the taxi driver to keep the change.
Kartını ya da para üstünü makinede unutmamak için lütfen dikkatli ol.
- Please be careful not to forget your card or your change in the machine.
Keşke eve gitmek ve daha uygun bir şeye dönüşmek için zamanım olsa.
- I wish I had time to go home and change into something more appropriate.
Keşke eve gitmek ve başka bir şeye dönüşmek için zamanım olsa.
- I wish I had time to go home and change into something else.
Tom üzerini değişmek zorunda değil.
- Tom doesn't have to change.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That will change nothing.
Bazı değişiklikler yaptım.
- I made some modifications.
Birkaç değişiklik yaptım.
- I made a few modifications.
After a brisk walk, I washed up and changed my shirt.
The clowns changed into their costumes before the circus started.
I had to change the wording of the ad so it would fit.
A customer who pays with a 10-pound note for a £9 item receives one pound in change.
Can I get change for this $100 bill please?.
The train journey from Bristol to Nottingham includes a change at Birmingham.
The product is undergoing a change in order to improve it.
I would give any thing to change a word or two with this person.
... in time, you cannot change your own past, you're changing someone else's past in another ...
... change how computing and technology is used in schools. ...