a case offered as an exemplification or a precedent; an illustrative example

listen to the pronunciation of a case offered as an exemplification or a precedent; an illustrative example
الإنجليزية - التركية

تعريف a case offered as an exemplification or a precedent; an illustrative example في الإنجليزية التركية القاموس.

instance
örnek

Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller. - An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term.

Buna rağmen,tarihte tüm insanların başarılı bir şekilde yok edildiğine dair örnekler var. - However, there are instances in history where entire peoples were successfully exterminated.

instance
(Of A Program) Örnek (Programa Ait)
instance
for instance örneğin
instance
hal
instance
(Bilgisayar) oluşum
instance
(Psikoloji, Ruhbilim) Kişiliğin ana bileşeni; insanın ruhsal yapısını oluşturan 3 öğenin (iç ben, ben, üst ben) herbiri. "Katman" denebilir
instance
{i} istek
instance
at the instance of isteğinden ötürü
instance
meselâ

Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır. - A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.

instance
{i} dava
instance
(isim) örnek, misal, durum, aşama, rica, istek, olay, dava
instance
{i} aşama
instance
court of first instance asliye mahkemesi
instance
{i} durum

Ortak çok şeyimiz var: örneğin hobilerimiz, eğitim durumu. - We have many things in common: hobbies, educational backgrounds, for instance.

instance
{i} olay
instance
örnek ile göstermek
instance
{i} rica
instance
{i} kere, defa
الإنجليزية - الإنجليزية
instance

sometimes we love those that are absent, saith Philostratus, and gives instance in his friend Athenodorus, that loved a maid at Corinth whom he never saw .

a case offered as an exemplification or a precedent; an illustrative example

    الواصلة

    a case offered as an ex·em·pli·fi·ca·tion or a precedent; an il·lus·tra·tive ex·am·ple

    النطق

المفضلات