O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.
- He tried to put the fragments of a broken vase together.
Sabit disk parçalanmış gibi görünüyor.
- It looks like your hard disk is fragmented.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
- Tom cut his sister a piece of cake.
Sabit disk parçalanmış gibi görünüyor.
- It looks like your hard disk is fragmented.
O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.
- He tried to put the fragments of a broken vase together.
İki bölümü birlikte eklemek zordur.
- It's hard to splice the two fragments together.