a border, edge, extremity

listen to the pronunciation of a border, edge, extremity
الإنجليزية - التركية

تعريف a border, edge, extremity في الإنجليزية التركية القاموس.

skirt
etek

Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir. - Long skirts are out of fashion now.

Bu ayakkabılar, bu beyaz etekle iyi gider. - Those shoes go well with this white skirt.

skirt
kız

Kızlar çim etekler giyiyordu ve boyunlarında çiçekler vardı. - The girls wore grass skirts and had flowers around their necks.

O kızlar beyaz etek mi giyiyor? - Do those girls wear white skirts?

skirt
süpürgelik
skirt
kenarından gitmek
skirt
kadın

Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur. - At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.

skirt
{f} kenarından git
skirt
çevresinden dolaşmak
skirt
kenar
skirt
kenarda oturmak
skirt
eteklik ile örtmek
skirt
{i} eksik etek
skirt
{i} varoş
skirt
skirt dance geniş ve uzun eteklikle edilen dans
skirt
semerin sarkık yan tarafı
skirt
kenarında olmak
skirt
kenar olmak
skirt
(fiil) kenarından geçmek, kenarını bastırmak, etek ile örtmek, değinmemek, baştan savmak
skirt
{f} (bir yerin) etrafından geçmek
skirt
{i} çoğ. (yer için) sınırlar; (şehir için) varoşlar, banliyöler, (dağ için) etekler
skirt
{f} etek ile örtmek
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} skirt
a border, edge, extremity
المفضلات