Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
İzlenen demlik asla kaynamaz.
- A watched pot never boils.
Su kaynamaya başlıyor.
- The water is beginning to boil.
Suyu kaynatmak sadece üç dakika sürer.
- It takes only three minutes for the water to boil.
Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer.
- It takes about ten minutes to boil an egg.
Su kaynatman gerekebilir.
- You may need to boil water.
Tom su kaynatmayı bilmiyor.
- Tom doesn't know how to boil water.
Biz spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
- We boil water to cook spaghetti.
Yumurtaları pişirmek için suyu kaynatırsın.
- You boil water to cook eggs.
Safra kesesi safra üretir.
- The gallbladder produces bile.
Berbat safra kesesi ameliyatından sonra, hasta hem mecazi olarak hem de kelimenin tam anlamıyla, safra ile doluydu.
- After the botched gallbladder surgery, the patient was filled with bile, both figuratively and literally.
In the drawing room, several conversations were aboil.
In the kitchen several pots were aboil.
I’m boiling in here – could you open the window?.
Add the noodles when the water comes to the boil.
Pure water boils at 100 degrees Celsius.
Boil some water in a pan.
It’s boiling outside!.