Kız kardeşine bluzünü ütületti.
- She had her blouse ironed by her sister.
Janet bir etek ve bir bluz satın aldı.
- Janet bought a skirt and a blouse.
Şu bulüzü görebilir miyim, lütfen?
- May I see that blouse, please?
O, kırmızı bir bulüz giyiyordu.
- She was wearing a red blouse.
An anonymous black soldier summed up his feelings by declaring, If I fail to blouse my boots, or wear an Afro, I get socked. .