Ablam her gün koşuya gider.
- My older sister goes jogging every day.
O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
- He deprived my little sister of all her toys.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
- He deprived my little sister of all her toys.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
Kız kardeşim hemşiredir.
- My sister is a nurse.
Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın.
- Sister, don't let this patient out of your sight.
Mary benim için bir kızkardeş gibi.
- Mary is like a sister to me.
O benim için bir kızkardeş gibi.
- She is like a sister to me.
Linda Dan'ın baldızı.
- Linda is Dan's sister-in-law.
Baldızım beni yeni evlerinde öğle yemeğine davet etti.
- My sister-in-law invited me to lunch in their new house.
O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı.
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
1951'de Rahibe Teresa o zamanlar Hindistan'ın en büyük şehri olan Kalküta'ya gönderildi.
- In 1951, Sister Teresa was sent to Calcutta, then the largest city in India.
Kızkardeşini görmek istiyorum.
- I want to see your sister.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?