aşağıya

listen to the pronunciation of aşağıya
التركية - الإنجليزية
down, downwards; downstairs
down there

There's something moving down there. - Aşağıya doğru hareket eden bir şey var.

infra
downwards
downward
1. down, downwards. 2. downstairs
kata
down

Tom ran down the stairs. - Tom merdivenlerden aşağıya koştu.

We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly. - Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.

low

Bend down. The ceiling is very low. - Aşağıya eğil. Tavan çok alçak.

over

Tom pulled his cap down over his eyes. - Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.

below

Click below to sign the petition! - Dilekçeyi imzalamak için aşağıya tıklayınız!

See below for more information. - Daha fazla bilgi için aşağıya bakın.

beneath
bottom

They are examining him from top to bottom. - Onlar onu yukarıdan aşağıya muayene ediyorlar.

downstairs

She had the box carried downstairs. - Kutuyu aşağıya taşıttı.

Get dressed and come downstairs. - Giyin ve aşağıya gel.

downhill
aşağı
below

He looked down at the valley below. - Aşağıdaki vadiye baktı.

If you have a time, could you translate some sentences below, please? - Aşağıdaki cümleleri çevirebilir misiniz, lütfen?

aşağı
down

The cat on the tree came down to me. - Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.

We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly. - Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.

aşağıya bak
look down
aşağıya inme
down stroke
aşağıya inmek
down to
aşağıya doğru
downcast
aşağıya doğru
downwards, downward
aşağıya doğru hava akımı
downdraught
aşağıya doğru olan
downward
aşağıya kadar uğurlamak
hand down
aşağıya kayma
descent down a slippery slope
aşağıya kayma
glissade
aşağıya koşmak
run down
aşağıya çekmek
draw down
aşağı
inferior

He has an inferiority complex. - Onun bir aşağılık kompleksi var.

There is no reason for you to feel inferior to anyone. - Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.

aşağı
minus
aşağı
lowly
aşağı
lower

The actual price was lower than I had thought. - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.

Hanover is the capital of Lower Saxony. - Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.

aşağı
hedge
aşağı
inferior to

There is no reason for you to feel inferior to anyone. - Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.

aşağı
de
aşağı
second
aşağı
bottom

He examined it from top to bottom. - Onu baştan aşağı inceledi.

Mary cleaned her apartment from top to bottom. - Mary dairesini baştan aşağı temizledi.

aşağı
less

Tom and Mary are more or less the same weight. - Tom ve Mary aşağı yukarı aynı ağırlıktalar.

This book costs more or less 20 euros. - Bu kitap aşağı yukarı 20 avroya mâl oldu.

aşağı
(Bilgisayar) move down

We saw the parade move down the street. - Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.

aşağı
de-
aşağı
nether
aşağı
down of
aşağı
down on

Tom put two slices of bread into the toaster and pushed down on the lever. - Tom ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koydu ve kolu aşağı itti.

We looked down on him as a coward. - Biz onu bir korkak olarak aşağıladık.

yukarıdan aşağıya
top-down
aşağı
down, downstairs
aşağı
poor in quality, inferior; low in value
aşağı
commonplace, common
aşağı
the lower part, bottom
aşağı
sub

The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing. - Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.

You can watch movies with English subtitles using this link. - Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.

aşağı
hypo
aşağı
lower, down, inferior; common, mean; less; the lower part, bottom; down, below
aşağı
infra
aşağı
the one below
aşağı
under

My chinese is far from perfect, but I can roughly understand everything he is saying. - Benim Çincem mükemmel olmaktan uzak, ama aşağı yukarı onun söylediği her şeyi anlayabiliyorum.

He can't be under thirty. - O otuzdan aşağı olamaz.

aşağı
downward
aşağı
downstairs

We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly. - Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.

Let's go downstairs for dinner. - Akşam yemeği için aşağı kata inelim.

fiyatından aşağıya satmak
to sell (something) at a price below cost
organın aşağıya kayması
ptosis
tepeden aşağıya
down the hill
tepeden aşağıya işlemleme
(Dilbilim) top down process
التركية - التركية
aşağıya
المفضلات