We saw a lake far below.
- Biz çok aşağıda bir göl gördük.
The reason why we cannot support his view will be given below.
- Onun görüşünü destekleyememizin nedeni aşağıda verilecektir.
Tom and Mary are downstairs.
- Tom'la Mary aşağıdalar.
Tom is downstairs right now talking with Mary.
- Tom şimdi aşağıda Mary ile konuşuyor.
What do you think is down there?
- Aşağıdakinin ne olduğunu düşünüyorsun?
What are you doing down there?
- Sen aşağıda ne yapıyorsun?
He looked down at the valley below.
- Aşağıdaki vadiye baktı.
Tom is fishing for trout about a hundred meters downstream from here.
- Tom buradan yaklaşık yüz metre aşağıda alabalık avlıyor.
You can watch movies with English subtitles using this link.
- Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
- Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
The actual price was lower than I had thought.
- Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Complete the formula here below.
- Aşağıdaki formülü tamamlayın.
If you have a time, could you translate some sentences below, please?
- Aşağıdaki cümleleri çevirebilir misiniz, lütfen?
We saw a lake far below.
- Biz çok aşağıda bir göl gördük.
She looked at me with tears running down her cheeks.
- Yanaklarından aşağı akan gözyaşlarıyla bana baktı.
The cat on the tree came down to me.
- Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
He has an inferiority complex.
- Onun bir aşağılık kompleksi var.
Tom has an inferiority complex.
- Tom bir aşağılık kompleksine sahip.
The actual price was lower than I had thought.
- Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Hanover is the capital of Lower Saxony.
- Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.
There is no reason for you to feel inferior to anyone.
- Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
Tom found the wallet he thought he'd lost after searching the house from top to bottom.
- Evi baştan aşağı aradıktan sonra Tom, kaybettiğini düşündüğü cüzdanı buldu.
They are examining him from top to bottom.
- Onlar onu yukarıdan aşağıya muayene ediyorlar.
This book costs more or less 20 euros.
- Bu kitap aşağı yukarı 20 avroya mâl oldu.
Tom definitely won't work for less than $300 an hour.
- Tom kesinlikle bir saat için 300 dolardan daha aşağısına çalışmaz.
We saw the parade move down the street.
- Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.
Tom started bouncing up and down on the bed.
- Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
We looked down on him as a coward.
- Biz onu bir korkak olarak aşağıladık.
You can watch movies with English subtitles using this link.
- Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
No one should be subjected to such humiliation.
- Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
There was a watermill under the dam.
- Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.
My chinese is far from perfect, but I can roughly understand everything he is saying.
- Benim Çincem mükemmel olmaktan uzak, ama aşağı yukarı onun söylediği her şeyi anlayabiliyorum.
She came downstairs with a letter in her hand.
- Elinde bir mektupla merdivenlerden aşağı indi.
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
- Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.