This book sees the protagonist conquer insurmountable odds and save the day.
- Bu kitap kahramanın aşılmaz olasılıkları fethettiğini görür ve günü kurtarır.
The problem is not insurmountable.
- Sorun aşılmaz değildir.
Japan surpasses China in economic power.
- Japonya ekonomik güçte Çin'i aşıyor.
With that performance, you have surpassed yourself. Congratulations!
- O performansla, kendini aştın. Tebrikler!
To be human we must transcend our animal nature.
- İnsan olarak hayvan doğamızı aşmalıyız.
No one can transcend their own individuality.
- Hiç kimse kendi benliğini aşamaz.
Imports exceeded exports last year.
- Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.
She is exceedingly sensitive to the cold.
- O, soğuğa aşırı duyarlıdır.