ağırbaşlı

listen to the pronunciation of ağırbaşlı
التركية - الإنجليزية
{s} earnest
sedate
demure
sober

I was very sober at the time. - O zaman çok ağırbaşlıydım.

Unless Tom is sober, I don't want him helping us. - Tom ağırbaşlı olmadıkça, onun bize yardım etmesini istemiyorum.

imperturbable
graceful
grand
serious
sage
dignified

Tom tried to look dignified. - Tom ağırbaşlı görünmeye çalıştı.

What a dignified man! - Ne ağırbaşlı bir adam!

serious, grave, sedate, dignified, decorous, demure, solemn, sober vakur, ciddi
matronly
staid

New Age ideas are a refreshing alternative to the staid orthodoxy of traditional Christianity. - Yeni Çağ fikirleri geleneksel Hıristiyanlığın ağırbaşlı ortadoksluğu için ferahlatıcı bir alternatiftir.

calm
serious-minded, sedate, sober
austere
sober minded
solemn

Roy looked solemn as I told him the story. - Roy ona hikayeyi anlatırken ağırbaşlı görünüyordu.

dignify
somber
decorous
bland
self-effacing
{s} grave
ağırbaşlı kimse
owl
uslu, ağırbaşlı
sedate, dignified
fazla ağırbaşlı kimse
sobersides
التركية - التركية
Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi: "Ahmet Naci, ağırbaşlı, çalışkan ve haluk bir gençti."- R. N. Güntekin
Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi
ciddi
vakarlı
ağırbaşlı
المفضلات