Babies cry when they are hungry.
- Bebekler aç olduklarında ağlarlar.
Many people in the world are hungry.
- Dünyada birçok insan açtır.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
Some people in the world suffer from hunger.
- Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
- Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
Fadil opened a fast-food restaurant.
- Fadil bir fast-food restoran açtı.
Tom spent fifteen minutes trying to pry open the drawer with a crowbar, but he couldn't get it opened.
- Tom çekmeceyi bir levye ile kaldırarak açmaya çalışarak on beş dakika harcadı fakat onu açamadı.
She was careful opening the drawer.
- O, çekmeceyi açarken dikkatliydi.
The roses are in bloom.
- Güller çiçek açmışlar.
All the cherry trees in the park are in full bloom.
- Parktaki tüm kiraz ağaçları tamamen çiçek açmış.
At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder.
- Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.
The automaker will unveil its new line of sports cars tomorrow.
- Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.
He knows how to switch on the lamp.
- O, lambayı nasıl açacağını biliyor.
Tom stood at the door, flipping the light switch on and off.
- Tom kapıda durdu, ışık anahtarının açık ve kapalı olmasına baktı.
Tom opened the envelope, pulled out the letter and unfolded it.
- Tom zarfı açtı, mektubu çıkardı ve onu açtı.
Tom unfolded the newspaper and started to read it.
- Tom gazeteyi açtı ve onu okumaya başladı.
Don't open this door, please.
- Bu kapıyı açma, lütfen.
Tatoeba is open source.
- Tatoeba açık kaynaklıdır.
Could you turn on the light please?
- Lütfen ışığı açar mısınız?
It's very warm. Shall I turn on the air conditioner?
- Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?
Please forgive me for opening your letter by mistake.
- Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
Tom said that he was famished.
- Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
Tom seemed to be famished.
- Tom çok aç görünüyordu.
I sat back in the armchair and opened the book.
- Ben, koltukta yaslandım ve kitabı açtım.
When he opened the door he had nothing on but the TV.
- Kapıyı açtığında TV dan başka açık bir şeyi yoktu.
Tom is in the other room, unpacking boxes.
- Tom diğer odada kutuları açıyor.
Tom hasn't unpacked yet.
- Tom henüz bavulunu açıp boşaltmadı.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
We uncovered this arcane.
- Biz bu gizemi açığa çıkardık.
No financial details were disclosed.
- Hiçbir mali ayrıntı açıklanmadı.
You ought not to have disclosed the secret.
- Sırrı açıklamamalıydın.
Tom lifted up his shirt and exposed his belly.
- Tom gömleğini yukarı kaldırdı ve karnını açtı.
Tom was going to expose us.
- Tom bizi açığa çıkaracaktı.
Tom unlocked the front gate.
- Tom ön kapının kilidini açtı.
Tom unlocked the drawer.
- Tom çekmecenin kilidini açtı.
Alcohol affects you more quickly on an empty stomach.
- Alkol sizi aç karnına daha çabuk etkiler.
Tom opened the trunk and found it empty.
- Tom bagajı açtı ve onu boş buldu.
Can you unclog the toilet?
- Sen tuvaletteki tıkanıklığı açabilir misin?
It's possible that Tom doesn't know how to unclog a sink.
- Tom'un lavaboyu nasıl açacağını bilmemesi mümkündür.
Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.
- Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.